Sesli Makaleüst menü

Bir Caz Şarkısı ”Usku Dara”

0

Bir Caz Şarkısı ”Usku Dara”

Neredeyse 19. yüzyıldan beri Avrupa’daki kültür sanat faaliyetlerinin birebir içinde olan ve Sarah Bernhardt gibi birçok dünya starına ev sahipliği yapmış İstanbul, 2. Dünya Savaşı sonrasında da Türkiye’nin Batı Blok’una yaklaşması ile bu özelliğini korumaya devam etmiştir. Bu dönemde İstanbul egzotikliği ve Batı’ya yakınlığı ile, artık Amerika’yı da kapsamak üzere küresel bir üne sahip olmuştur. Özellikle 1950 sonrası köyden kente göçlerin başlaması, şehrin eski ruhunu hissettiren tarihi eserlerin yıkılması ve Aksaray, Beşiktaş gibi merkezi yerlere oldukça geniş bulvarların yapılması ile İstanbul artık çok daha kalabalıklaşmış ve bir metropol şehri olma emarelerini üzerinde taşımaya  başlamıştır. 1940’lı ve 50’li yıllarda dünyada ve Amerika’da popülaritesi yeni artmaya başlayan caz müzik türünün önemli isimlerinden Eartha Kitt tam bu vakitte İstanbul’a gelmiş, hatta İstanbul deyince birçoğumuzun aklına gelen Katibim, bir diğer adıyla hepimizin bildiği Üsküdar’a Gider İken şarkısını seslendirmiştir.

Eartha Mae Kitt, 1927 yılında Amerika’nın Güney Carolina eyaletinde pamuk toplayan Afro-Amerikan köle bir annenin çocuğu olarak dünyaya gelir. Biyolojik babası, annesinin  çalıştığı çiftliğin sahibi olan Alman asıllı bir adam olduğu için Eartha arkadaşlarına göre çok daha açık tenlidir. 1940’larda köleliğin hala geçerli olduğu ve 1800’lerden beri artık Amerika’ya yerleşmiş siyahi ailelerin toplumun bütün alanlarında ayrımcılığa maruz kaldığı Amerika’da çocukluğunu geçiren Eartha da tıpkı annesi gibi pamuk toplayarak büyümüştür. Bir caz şarkıcısı olarak da kariyerine 1942 yılında Harlem’de yaşayan teyzesinin yanına taşındığında başlamıştır. Burada Katherine Dunham Company müzik topluluğunun bir üyesi olmuş ve kendi yeteneğini gösterebilme fırsatı yakalamıştır. Nihayetinde Amerika’da birçok kesimde tanınır bir caz şarkıcısı olmuş ve devamında şöhretini tüm Avrupa’ya ve ardından dünyaya tanıtmayı başarmıştır.

Öyleyse dünya çapında bir üne sahip olan Eartha’nın yolu İstanbul’a ilk nasıl düşmüştür? Bu sorunun cevabının bir kısmı konjonktürel şartlar ve bir şehir olarak İstanbul’un küçük ve mütevazi kimliğini bırakıp çok daha büyük, kalabalık ve her kesimden insanı içinde barındıran bir metropole dönüşmesinde yatar. İkinci dünya savaşı sonrası oluşan soğuk savaş ortamında Amerika’dan gelen Marshall yardımları ve Truman Doktrini ile Batı Blok’una kayan ve o zamanın en ünlü söylemlerinden birinin ifadesi ile adeta bir “küçük Amerika” olan Türkiye’de İstanbul, birçok insanın dikkat merkezi haline gelmiştir. İstanbul, mesafe olarak Avrupa’ya yakın olması ve kültürel olarak da Amerika’ya yakınlaşmaya başlamasının yanında şehrin kendi esansına işlemiş müslüman kimliği ile egzotik, farklı ama Batı dünyası için bir o kadar da tanıdık bir şehir haline gelmiştir. Öyle ki Eartha Kitt gibi ağırlıklı olarak Amerika’da siyahilerin dinlediği caz-groove tarzı müzik üreten bir dünya starının İstanbul’a gelmesi de bu müziğin Türkiye’de ve İstanbul’da bir dinleyici kitlesinin bulunduğunu bizlere gösteriyor.

Caz müzik türü özelinde baktığımızda tarzın ve elbette Eartha Kitt’in Türkiye’ye gelmesinde çok önemli iki figür daha vardır: 1930 yılında Amerika büyükelçisi Mehmet Ertegün’ün caza meraklı çocukları Ahmet ve Nesuhi Ertegün kardeşler. Ertegün’ler bu yıllarda Washington D.C.’deki ünlü caz kulüplerine giderler ve bu müziğe hayran olurlar. Ancak bu dönemde Amerika’da siyahiler ve beyazlar zorunlu olarak tamamen ayrı yerlerde müziklerini icra edebilmektedirler; beraber performans sergiledikleri hiçbir yer yoktur. Bunun üzerine Ertegün kardeşler sevdiği müzisyenleri siyahi ya da beyaz fark etmeksizin büyükelçiliğe davet ederler ve bu müzisyenlerin performanslarıyla elçilik binasını adeta bir sahneye çevirirler. Hatta 1942 yılında bulundukları mahalledeki ilk siyahiler ve beyazların beraber sahne aldıkları bir programa ön ayak olurlar. Yine bu zamanlarda sonradan çok daha ünlü isimlerle beraber çalışacak müzik şirketi Atlantic Records’u kurarlar.

Bir rivayete göre Ahmet Ertegün gittiği bir caz kulübünde Eartha Kitt’i dinler ve çok beğendiğini söyleyerek bir plak yapmak istediğini ona iletir. Ancak Eartha çoktan başka bir müzik şirketi ile anlaşmıştır, yine de Ahmet Ertegün’ü ve önerilerini dikkatle dinler. Eartha Kitt ilk defa bu zaman Üsküdar’a Gider İken şarkısının melodisini duyar ve kendi çalıştığı plak şirketinde bu şarkıyı “Usku Dara” olarak kaydeder. İstanbul’un güzel semti Üsküdar’a giden bir İstanbul hanımını ve ona eşlik eden bir katibi anlatan bu şarkı Amerika’da en iyi 30 parçanın arasına girer. Hikayenin bu kısmından sonra Eartha çıktığı Avrupa turu sonrasında İstanbul’a gelir. Bir başka rivayete göre Eartha bu melodiyi ilk olarak İstanbul’da bir barda duymuş ve çok hoşlanmıştır. Barda müziği dinleyen bir deniz subayının eşi ona sözleri öğretmiş ve telaffuzunu düzeltmiştir. Sonrasında ise İstanbul’da sahne aldığı gece kulüplerinde bu şarkıyı kendisi söylemeye başlamıştır. İki türlü de hikayenin sonunda bu meşhur İstanbul türküsü yeni bir tarzda yepyeni bir sanatçı tarafından tekrar okunmuştur.

 

İstanbul’a kariyeri için 1951 yılında bir Avrupa turnesi sonu yolu düşen Eartha, önce Taksim’e yakın Elmadağ’da kısa bir süre önce açılmış Kervansaray gece kulübünde sahne alır. Burada Amerikan tarzı müzikleri seslendiren Eartha’nın dinleyicilerine sürpriz bir şarkısı da olur; Üsküdar’a Gider İken parçasını hem de Türkçe olarak söyler. Seyirci tarafından çok beğeni alır, çok takdir edilir.

Bu meşhur ve anonim türküde katibi ile seyahat eden İstanbul hanımefendisi acaba bunu tahmin edebilir miydi hiç bilinmez. Ancak şarkının herkesin hoşuna giden bir melodisi olduğu aşikardır. Eartha Kitt de kendi tarzı içinde bu güzel melodiyi dünyaya tanıtmıştır.

Kaynaklar:

 

 

Etnospor Kültür Festivali

Önceki

The right way to Select a Sociable Sex Site

Sonraki

hoşunuza gidebilir

Yorumlar

CEVAP BIRAKIN

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Daha Fazla Sesli Makale