Editörüm Seçimi Sesli MakaleSesli Makaleüst menü

Modernleşen İstanbul’un Simgesi Şirket-i Hayriye Vapurları

0

Modernleşen İstanbulun Simgesi Şirket-i Hayriye Vapurları

İki farklı kıtada bulunan ve bir deniz kenti olan İstanbulda ulaşımın en mühim unsurlarından birini İstanbul vapurları oluşturmuştur. Şehrin iki yakasını bir araya getiren vapurlar yıllardır toplu taşıma olarak İstanbullulara hizmet vermişlerdir ve İstanbulun imajıyla bütünleşmişler, şehrin simgelerinden biri olmuşlardır. Bugün İstanbul kartpostallarını süsleyen bu vapurların kullanılmaya başlaması İstanbulda birçok toplumsal ve kentsel dönüşümün gerçekleştirildiği 19. yüzyıla denk gelir. Bu dönemde değişen toplum ihtiyaçlarına cevap verebilmek için boğazda işleyen ve kıyılara rahatça ulaşım sağlayan motorlu vapurlar önce İngiliz ve Ruslarların girişimleriyle başlamıştı. Kısa süre içinde vapurlara artan talep ve ülkedeki yabancı işletmelerin elinde olan bu ulaşım hizmeti, sonrasında Cevdet Paşa ve Fuat Paşanın girişimleriyle ilk Osmanlı anonim şirketinin kurulmasına ön ayak oldu. Söz konusu şirket bugün Şehir Hatları A.Ş. olarak bildiğimiz, o dönemde ise yeni kurulan Şirket-i Hayriyeydi.

Galata Köprüsü önünde bir vapur, 20. Yüzyıl başları

1851 yılında Şirket-i Hayriye öncesinde boğazdan karşıya geçmek ya da Boğaziçinden bir başka kıyıya ulaşılmak istenildiğinde ufak ve hafif kayıklar kullanılırdı. Bu kayıklar havaic-i zaruriyye, yani zorunlu ihtiyaçlar kapsamında olduğu için kayık ücretleri de devlet tarafından sabit tutulurdu. Ancak boğaziçi kıyılarında artan nüfus, bahara doğru İstanbul halkının bir kısmının sayfiyelere göç etmek istemesi sonucu bu kayıklar İstanbulluların ulaşım talebine cevap veremez olmuşlardı. Bunun yanında işleyen bu küçük kayıklarda can güvenliği de tehlikedeydi. Kayıkların etrafının korumasız olması, özellikle kış aylarında dalgalı ve fırtınalı olan denizde can kayıplarına sebep olmaktaydı. Kayıklardan düşme, boğulma hadiseleri; kayıklara alternatif olarak kullanılmak istenen motorlu kayıkların çok pahalı olması ve küçük kayıkların artık yetmemesi İstanbulda bir ulaşım açığı olduğunu çoktan gösteriyordu. Yerel ve tarifeli işleyen bir vapur işletmesi İstanbul gibi bir şehrin en temel ihtiyacıydı.

Arnavutköy önünde vapur ve kayıklar

Şirket-i Hayriyenin kurulması bir yandan toplumsal bir ihtiyacı kapatmanın ürünüyken öte yandan da Osmanlı’nın yürürlüğe koyduğu modernleşme hareketlerinin ulaşım sektörüne yansımasıydı. Devletle beraber dönüşen toplumun gündelik hayat ve tüketim alışkanlıkları da değişmekteydi. Modernleşme, beraberinde yeni bir yaşam kültürü de sunuyordu. Önceden olduğu gibi gündelik hayatın namaz vakitlerine ya da gündüz gece düzenine göre bölünmesi artık söz konusu değildi. Yerine, 24 saate bölünmüş bir gün vardı. Eskisine nazaran çok daha hızlı ilerleyen bu hayat tarzında zaman kaybetmemek ve gidilen yere saatinde yetişmek bir gereklilikti. Boğazda ilk kurulan İngiliz şirketi vapurunun isminin Swift, yani Türkçesinin süratliolması bu nedenlerle asla tesadüf değildi. İstanbul gibi büyük ve kozmopolit bir şehirde tarifeli işleyen, kalkış noktaları belli olan, planlı ve motorlu bir deniz ulaşımı talebinin temelinde modernleşen ve dönüşen bir kentli toplum yatıyordu. Dolayısıyla Şirket-i Hayriye bir açıdan Osmanlı modernleşmesinin ve değişen İstanbulun da bir sembolü konumundaydı. Bunun yanında vapurlar, 18. yüzyılda Avrupayı kökünden etkilemiş olan Sanayi Devriminin Osmanlı topraklarına bi yansımasıydı. Nitekim boğazda işleyecek motorlu gemilerin üretimi, işçiliği, tersanelerde bakımı ve kullanacağı yakıtı; bunların hepsi belli seviyede bir endüstriyel altyapıyı beraberinde getirmekte ve Osmanlı Devleti de mevcut durumunu yeni şartlara göre adapte etmekteydi. Tüm bunlara ek olarak Şirket-i Hayriyenin Osmanlı’nın ilk anonim şirketi olması iktisadi açıdan oldukça önemli bir gelişmeydi. Henüz şirketleşme sürecinde yeterli bir hukuki ve ekonomik zemini olmayan Osmanlı için yeni kurulacak bir denizcilik işletmesi daha sonra yapılacak yatırımlar için de bir örnek teşkil etmişti.

Şirket-i Hayriye’nin ilk hisse senedi, (BA, Y.PRK.TNF, nr. 1/9)

Seyr-i Sefain İdaresindeki atölye ve işçiler, SALT Research Arşivi

19. yüzyıl ve 20. yüzyıl başlarında Şirket-i Hayriye vapurları senede ortalama 10 milyon civarında yolcu taşıyordu. Vapurlarda müşteri memnuniyeti ve güvenli bir seyrüsefer için oldukça titiz bir nizamname uygulanıyordu. Buna göre kış aylarında iskelelerde ve vapurların içinde soba yakılacak, vapurlarda gerektiği vakit kullanmak üzere portatif sandalyeler bulundurulacak, kahve çay gibi içecekler uygun fiyatlı ve birinci kalite ürünlerden satışa sunulacak, içeride dilenmek ve aşırı sarhoş şekilde gemiye binmek yasak olacaktı. Vapurlara yükleri koymak için raflar bulunurdu ve gemiler kapasitesine göre yolcu taşıyabilirdi. Vapura binen memurlar, öğrenciler ve siviller için ücretler farklıydı, aynı zamanda bu ücretler mesafeye göre de değişmekteydi.

Şirket-i Hayriye’nin Boğaziçi 1937 yılı yaz tarifesi, SALT Research Arşivi

Kadınlar için vapurda ayrı bir bölüm mevcuttu, ancak şirketin kurulduğu ilk yıllarda henüz böyle bir durum söz konusu olmamış, üstelik devlet kadınların vapurlara binmesini yasaklamıştı. Öncesinde böyle bir yasağın olmaması ama vapurlar ile gündeme gelmesinin sebebi ise çok farklıydı. Şirket-i Hayriyenin ilk seferlere başladığı dönemde vapurların işlemesinde bir sıkıntı yoktu fakat kıyılarda vapurların yolcu indirip-bindirdiği iskelelerin altyapısı henüz tamamlanmamıştı. Hatta insanların kıyıdan ufak kayıklarla alınıp açıkta bekleyen vapura o şekilde bindirildiği bilinmektedir. Kadınlar ve özellikle çocuklu kadınlar vapurlara binmeye çalışırken düşme ve boğulma gibi tehlikeler görülebileceğinden ötürü şirketin ilk dönemlerinde kadınların vapura binmeleri yasaklanmıştı. Asla gerçekçi olmayan bu yasak sonrasında vapurlarda kadınlar bölümlerinin açılmasıyla kısa sürede son buldu.

Şirket-i Hayriye birinci mevki Üsküdar jetonu, 19. yüzyıl sonu

Şirket-i Hayriyenin ekonomik olarak zorlandığı, taleplerin azaldığı vakit I. Dünya Savaşı’nın olduğu zamanlardır. Hem Osmanlı-Rus harbinde hem de I. Dünya Savaşı döneminde vapurların bir kısmı ordunun hizmetine verilmiştir ve kullanılamayacak hale gelmişlerdir. Sonrasında da cumhuriyetin ilanı ile başkentin Ankaraya taşınması, bu zamanda İstanbuldaki nüfusun kısa zamanda düşmesi ve konjonktürel şartların getirdiği ekonomik buhranlarla şirket kar edememeye başlamış ve batma eşiğine gelmiştir. 1945 yılında ise devlete satılmış ve Devlet Denizyolları ve Limanları Umum Müdürlüğü bünyesine geçmiştir. Bugün ise Şehir Hatları A.Ş., Şirket-i Hayriyenin vasisi olarak İstanbullulara hizmet vermeye devam etmektedir.

Kaynakça:

  • Akyıldız, Ali (2010) Şirket-i Hayriye, İslam Ansiklopedisi, Cilt 39.s. 201-203.
  • Akyıldız, Ali.(2013) Şirket-i Hayriye Üzerine Bazı Değerlendir
  • Fatma Şensoy, Şirket-i Hayriye: Osmanlı Boğaziçi Taşımacılık Şirketi, Muhasebe ve Finans Tarihi Araştırmaları Dergisi Eylül 2018
  • İstanbul Şehir Hatları A.Ş. Resmi Websitesi, https://www.sehirhatlari.istanbul/tr

İstanbul’un Suları

Önceki

How to Choose the Best VPN Services

Sonraki

hoşunuza gidebilir

Yorumlar

CEVAP BIRAKIN

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir