Sesli Makale

Taksim Topçu Kışlası

0

Taksim Topçu Kışlası

Bugün meydan, anıt ve İstiklal Caddesi ile özdeşleştirdiğimiz Taksim 1930’lara kadar çok daha farklı bir imaja sahipti. Bugün meydanın bulunduğu düzlük 18. yüzyılda Beyoğlu ve çevresinde yaşayan Levantenlerin gezintiye çıktığı yemyeşil bir mesire alanıydı. Yüksek bir alanda kalması, Boğaz’ı yukarıdan tüm ihtişamıyla görmesi ve Tarihi Yarımada kadar kalabalık olmamasıyla Taksim yüzyılın ortasına kadar sakin ve geniş bir gezinti yeri olarak kalmaya devam etti. 19. yüzyıla gelindiğinde ise III. Selim tarafından Taksim’e “Topçu Kışlası” inşa edilmiş ve bölgeye askeri bir kimlik kazandırılmıştı. 

Taksim Topçu Kışlası 1806 yılında kapıkulu askerlerinin arasındaki topçular için özel olarak yaptırılmıştı ancak yalnızca bir yıl sonra çıkan Kabakçı Isyanı’nda büyük oranda tahrip edilmişti. 1812’de II. Mahmut kışlayı baştan yenileyip tekrardan yaptırmıştı. Kışlanın mimari detayları ve inşa süreci hakkında günümüze kalan bilgiler çok fazla detay vermemektedir. Kışla ise 1930’lu yıllarda mimar Henri Prost’un İstanbul planlanı çerçevesinde yıkılmış, yerine meydan, Taksim Anıtı, meydanı ve Gezi Parkı yapılmıştır. 

Kışla’nın ilk inşa edilmesinde bu bölgenin seçilmesi önemlidir, zira askerlerin eğitimi ve konaklamaları için bir kışlanın gerekliliğinin yanında bunun geniş bir araziye yapılması gerekmektedir. Tarihi Yarımada çok kalabalık ve yerleşim yerleri olarak oldukça yoğun olduğu için inşa edilen kışlalarda ve talimhane bölgelerinde odak surların dışında yer alan Beyoğlu’na çevrilmiştir. İçerisinde bulunan bir cami, sarnıç, avlusu ve binanın kendisi ile Taksim Topçu Kışlası büyük bir kompleks şeklinde inşa edilmişti. Bu yapının genişliliği ve çok amaçlılığı bir yandan da Osmanlı Askeriyesinin modernleşmesi için kullanılacak yenilikler için önem arz ediyordu. Avrupa’dan getirilen subaylar Taksim Topçu Kışlası’nda ikamet eden askerlere eğitim vermişlerdi. 

I. Dünya Savaşı zamanında kışlalarda hiç askerin kalmaması kuralı Taksim Kışlası için de geçerli olmuştur. 1918 yılında İstanbul’un işgal döneminde ise işgal devletilerinden Fransa’ya mensup Senegalli askerler kışlada kalmıştırlar. Hatta işgal kuvvetleri askerleri burayı “Makmahon Kışlası” ismiyle adlandırmışlardır. 

Yapının çok amaçlı büyük bir kompleks olarak inşa edilmesi yönüyle kışla olarak kullanılamasının yanında Topçu Kışlası çok çeşitli etkinliklere de ev sahipliği yapmıştır. Özellikle I. Dünya Savaşı’ndan sonra askerlerin kışlada bulunmamasıyla avluda halka açık pek çok gösteriler düzenlenmiştir. Cambaz gösterisi, at yarışları, balon uçurma gibi geniş alanda teşhir edilebilecek bir sürü etkinlik burada gerçekleştirilmiştir. Hatta 20. yüzyıl başlarında Topçu Kışlası’nda Osmanlı’nın ilk futbol sahası kurulmuş ve askerlerin beden eğitimleri dışında futbol müsabakaları da burada gerçekleştirilmiştir. Cumhuriyetten sonra da örneğin Türk milli futbol takımının ilk maçı Romanya’ya karşı Topçu Kışlasının içinde yer alan Taksim Stadı’nda gerçekleştirilmiştir. Görüldüğü üzere Kışla askeri bir sebeple yapılmış, ancak sonrasında genişliği ve merkezi konumu ile halkın da rağbet ettiği pek çok değişik etkinliğin sergilendiği bir alana evrilmiştir. 

Kışla için asıl büyük dönüşüm İstanbul’un yeni bir imar planıyla baştan yapıldığı cumhuriyet sonrası döneme denk gelmiştir. Futbol maçları uzun bir süre burada yapılmaya devam etmiştir, hatta bu müsabakaların yanı sıra yağlı güreş turnuvaları, boks maçları gibi başka dallardan spor karşılaşmalarına da ev sahipliği yapmıştır. 1928 yılında Taksim Anıtı’nın da yapılmasıyla bölge bir meydan statüsünü almış ve Cumhuriyet kutlamaları, Zafer kutlamaları gibi ulusal etkinlikler ve resmi bayramların kutlanması için devlet tarafından ayarlanan alan burası olmuştur. Öyleyse bu kadar aktif bir şekilde kullanılan ve halka açık alanlarıyla hizmet veren Topçu Kışlası 1940 yılında nasıl yıkılmıştı?

İstanbul’un imar planını hazırlaması için getirilen Fransız mimar Henri Prost bir an önce çalışmalarına başlamış ve hızlı bir şekilde şehri dönüştürmeye başlamıştı. Bu dönemde büyük bir Cumhuriyet meydanı kurulması arzulanıyor, bunun için de en uygun yerin Taksim olduğu düşünülüyordu. Bunun için de bürokratik işler halledilir halledilmez yıkım sürecine direkt başlanmıştı. Zamanında kışlanın yıkımı da oldukça muhalefet toplamış, özellikle II. Dünya Savaşı gibi bir dönemde ihtiyaç olabilecek bir kışlanın yıktırılmasını eleştirenler olmuştur. Ancak yıkım sürecine çoktan başlanmasıyla bu eleştiriler için artık çok geçtir. 

Henri Prost, kışlanın yerine sergi ve festival alanlarının yapılabileceğini düşünmüştür. Hem ulaşımının kolay olması hem de insanların bildiği bir yer olmasıyla Taksim meydanı etkinlikler için iyi bir seçenektir. Kendisi de notlarında şu şekilde belirtmiştir,

Milli ve bölgesel eserler, güzel sanatlar, moda vs için yapılacak daimi sergi halkın da en kolay şekilde gidebileceği bir yerde olmalıdır. Çok hareketli ve merkezi bir yer böyle bir yerin başarısı için kaçınılmazdır. Bu sergi binasının 19 sayılı notta bahsedildiği gibi Taksim Kışlası’nın yerinde yapılacak binalar arasında olması uygundur.”

Kışlanın tamamen yıkımından sonra da bölgeye bugün de meydanın yanında var olan Gezi Parkı yapılmıştır. Ancak bunun dışında yapılması planlana sergi ve festival alanları yapılamamıştır. Bunun sebebinin II. Dünya Savaşı koşulları ve maddi yetersizlikler olması muhtemeldir. O dönem için bu park İstanbul’un en büyük ve en geniş parklarından biri olmuştur. Henri Prost da özellikle şehirdeki anneler ve çocukların bu parklardan çok istifade edeceğini notlarında belirtmiştir. 

Topçu Kışlası’ndan günümüze hiçbir şey kalmamıştır, Taksim meydanı ise özellikle cumhuriyetten sonra siyasi hayatın merkezinde olmuş ve pek çok eyleme şahit olmuştur. Bu yönüyle Taksim ve meydanı mekansal olarak politik kimliğiyle ön plana çıkmış ve hafızalarda bu şekilde yer etmiştir. Taksim zaman içinde devamlı değişmiş ve yeni eklentiler ile yeni kimlikler kazanmıştır.

Kaynakça:

  • Henri Prost, “İstanbul İmar Planı İzah Raporları I. Beyoğlu Ciheti”, İstanbul, Belediye Matbaası, 1954
  • Tuba Üzümkesici, “Taksim Topçu Kışlası ve Yakın Çevresinin Tarihsel Dönüşümü”, Yüksek Lisans Tezi, İTÜ, Ekim 2010
  • Taksim: İstanbul’un Kalbi Sergisi, İstanbul Araştırmaları Enstitüsü, Temmuz 2014. Blog Dijital Erişim: https://blog.iae.org.tr/sergiler/gezinti-yerinden-meydana

Açık Hava Kitap Şenliği

Önceki

Salt Realizm

Sonraki

hoşunuza gidebilir

Yorumlar

CEVAP BIRAKIN

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Daha Fazla Sesli Makale